leman
ve bitti... ne yazık... ayrıldık biz leman'la... kendimi bildim bileli elimde dergiler, kitaplar, şiirler, karikatürler, yazılar gazeteler... böyle büyüdüm ben... ne mutlu bana... dıgıl, fırt, hıbır, gırgır vb. dergiler, beni karikatürle, çizginin güzelliği, sinsiliği, zekası ve özgürlüğüyle tanıştırdı... ne yazarlar, ne çizerler arkadaşım oldu beni hiç tanımadan...
ve sonra leman girdi hayatıma... takdirle, sevgiyle, aşkla, saygıyla, hayranlıkla okudum hep... hep okudum... hep! yıllarca... onlarca çizer, yüzlerce sayı, binlerce karikatür... ustalığına, inceliğine, keskinliğine ve tadına hayran... biriktirdim... ciltlettim kendimce... parasız günlerimde sahaflara sattım... öyle de arka çıkmışlığı vardır bana, benden habersiz... beni hiç tanımadan!
ve zaman... ne yazık... bozuyor herhalde her şeyi... ki değişmeye başladı o haylaz sevgili... önce bakışları, sonra nefesi değişti... kokusu, tadı garipleşti... belki bu yüzden önce kendi yaşadı yaprak dökümünü, mitoz bölünmeyi... yine de dedim ki "ne güzel şimdi daha çoklar"... daha çok yazar, çizer... daha çok karikatür...
ve mizah... ne yazık... yitmeye başladı... o ince duruş kalınlaştı... zeka dolu siyasi hiciv, öfke dolu, sıkıcı ve asidi kaçmış bir aynılığa dönüştü... ağzım kulaklarıma gelmez, dudaklarım dahi kıpırdamaz oldu... ama inatla, ama bağlılıkla, ama sahiplenme duygusuyla, ama gönül bağıyla, geçmişimize hürmeten hep aldım... ekmek almadım, leman aldım... sigara almadım leman aldım...
ve sonunda... ne yazık ki... 26 şubat perşembe günü son kez leman aldım... son kez leman aldığımı bilmeden... çünkü bir de baktım ki yine bir "mizah dergisi" okuyup, yine hiç gülmedim... tebessüm dahi etmedim... komik olan, zekice, ustalıkla hicveden hiçbir karikatüre rastlamadım...
ben leman'ı terk ettim, leman beni hiç tanımadan... öyle kötüydü ki... 5 mart perşembe günü gazete bayinin önünde göz göze geldik ve ben "üzgünüm" dedim... "üzgünüm bitti... sen, sevildiğini bildiği için kendine bakmayı, kendine özen göstermeyi bırakan bir sevgili gibisin be leman, benim aşık olduğum leman değilsin artık, hoşçakal!"... o beni duymadı, görmedi, hiç tanımadı hatta!
ama ben tanıştığımıza çok ama çok memnun oldum...
hoşçakal...
ve sonra leman girdi hayatıma... takdirle, sevgiyle, aşkla, saygıyla, hayranlıkla okudum hep... hep okudum... hep! yıllarca... onlarca çizer, yüzlerce sayı, binlerce karikatür... ustalığına, inceliğine, keskinliğine ve tadına hayran... biriktirdim... ciltlettim kendimce... parasız günlerimde sahaflara sattım... öyle de arka çıkmışlığı vardır bana, benden habersiz... beni hiç tanımadan!
ve zaman... ne yazık... bozuyor herhalde her şeyi... ki değişmeye başladı o haylaz sevgili... önce bakışları, sonra nefesi değişti... kokusu, tadı garipleşti... belki bu yüzden önce kendi yaşadı yaprak dökümünü, mitoz bölünmeyi... yine de dedim ki "ne güzel şimdi daha çoklar"... daha çok yazar, çizer... daha çok karikatür...
ve mizah... ne yazık... yitmeye başladı... o ince duruş kalınlaştı... zeka dolu siyasi hiciv, öfke dolu, sıkıcı ve asidi kaçmış bir aynılığa dönüştü... ağzım kulaklarıma gelmez, dudaklarım dahi kıpırdamaz oldu... ama inatla, ama bağlılıkla, ama sahiplenme duygusuyla, ama gönül bağıyla, geçmişimize hürmeten hep aldım... ekmek almadım, leman aldım... sigara almadım leman aldım...
ve sonunda... ne yazık ki... 26 şubat perşembe günü son kez leman aldım... son kez leman aldığımı bilmeden... çünkü bir de baktım ki yine bir "mizah dergisi" okuyup, yine hiç gülmedim... tebessüm dahi etmedim... komik olan, zekice, ustalıkla hicveden hiçbir karikatüre rastlamadım...
ben leman'ı terk ettim, leman beni hiç tanımadan... öyle kötüydü ki... 5 mart perşembe günü gazete bayinin önünde göz göze geldik ve ben "üzgünüm" dedim... "üzgünüm bitti... sen, sevildiğini bildiği için kendine bakmayı, kendine özen göstermeyi bırakan bir sevgili gibisin be leman, benim aşık olduğum leman değilsin artık, hoşçakal!"... o beni duymadı, görmedi, hiç tanımadı hatta!
ama ben tanıştığımıza çok ama çok memnun oldum...
hoşçakal...
0 Responses to "leman"
Yorum Gönder