hikayemiz 60'lı yılların Londra'sında geçmektedir... tek hedefi Oxford'u kazanmak olan, zeki, yetenekli ve çalışkan Jenny, babasının onun için uygun gördüğü küçük evrenle baş etmeye, bu evrene sığmaya çabalamakta, farklı şarkılar, farklı filmler, tablolar, müzeler, restoranları hayal etmekte ve küçük dünyasına sığmamaktadır...

bu dingin akan, tekdüze hayat, kendinden yaşça epey büyük, yakışıklı, kültürlü ve zengin bir adamın, David'in (Peter Sarsgaard) gelişiyle hareketlenir... David ve onun 2 arkadaşıyla, bambaşka bir dünyanın kapılarından geçen, hayal ettiği maceralı yaşama adım atan Jenny, zamanla bazı tercihler yapmak zorunda kalır... ancak, bu gizemli adamın hayatına dair öğrendiği ayrıntılar, onun karar vermesini güçleştirmektedir... hayallerin hayatla, hayatın aşkla uyumsuzluk yaşadığı bir kısır döngü içinde, doğru ve yanlışı kusursuz şekilde ayırt etmek mümkün müdür...


şu andan itibaren dikkat kesilip, takibe alacağımız Carey Mulligan Jenny rolünde harikalar yaratıyor... filmi izledikten sonra "yeni neslin Audrey Hepburn'ü açık ara bu kız olur" diye düşündüm... 2012 yılı için prodüksiyon aşamasında olan Hepburn klasiği "My Fair Lady"nin yeniden çekiminde ise bilin bakalım en güçlü aday kimmiş... bir şey biliyoruz da söylüyoruz...

uluslararası festivallerde toplam 18 ödül sahibi olan film 3 dalda da Oscar'a aday gösterilmişti... filmin yönetmeni Lone Scherfig'i ise Italian for Beginners ve Wilbur Wants to Kill Himself adlı filmlerden hatırlıyoruz...