6 dalda Oscar adayı olup, hiçbir dalda şansı olmamak da fena be kardeş... gerçek bir öyküden uyarlanma oluşu, reitman biraderlerin işin içinde bulunmaları ve george clooney'nin varlığı ile otomatik olarak oscar'larda boy göstermesi şaşılacak bir şey değil ve ama rakipleri itibariyle, akademi ödüllerini eli boş terk etmesi de öyle...

en iyi yönetmen ve film dallarında rakiplerinin yanında çok zayıf kalan yapımın, en iyi erkek ve kadın oyuncuda da çok şanssız... meryl streep, gabourey sidibe, colin firth ve jeff bridges performanslarının üstüne çıkmaları mümkün değil zira... en iyi uyarlama senaryo desek, "precious" varken büyük rezalet olur... geriye en iyi yardımcı kadın oyuncu kalıyor ki, mo'nique derim, susarım...


geç de olsa, the departed filmiyle bizden "maaşallah" alan, bu filmde ise "Allah sahibine bağışlasın" rütbesine terfi eden Vera Farmiga o hüzünlü, duru ifadesi ile harika bir seçim olmuş... george clooney cephesinde yeni bir mimik yok... biz de onu böyle seviyoruz zaten...

ülkenin farklı noktalarındaki insanların işine son veren, yani "personel kovucu" olarak çalışan ve mesleği gereği, hayatının tamamına yakınını gökyüzünde ve otel odalarında geçiren, daha da önemlisi bu mekanları evi olarak gören Ryan Bingham'ın bir valize sığan yaşam biçimi değişmek üzeredir... Ryan, yolculukları esnasında tanıştığı bir kadın, şirketinin eğitilmek üzere yanına verdiği bir asistan ve düğünü için gün sayan kız kardeşi yüzünden, kendini kavram kargaşasının ve ertelenen bir iç hesaplaşmanın göbeğinde bulur...

insan kalbi ve koca bir yaşam, gerçekten de onun iddia ettiği gibi bir çantaya sığabilecek kadar hafif mi olmalıdır? yoksa bu sadece kendimizi kandırmanın ve yalnızlığın metaforik/edebi bir kılıfı mıdır?